TR
Yukarı Kaydır
×

Site İçi Arama

Ölüm Çocuklara Nasıl Anlatılır?

  • Anasayfa
  • Ölüm Çocuklara Nasıl Anlatılır?

Ölüm Çocuklara Nasıl Anlatılır?

Ölüm Çocuklara Nasıl Anlatılır?

Kadim bir gelenek, bir gerçek, bir hakikat söylenecek olsa belki de bu ölüm olurdu. Hayatımızın her zaman değişmez gerçeği olarak bulunuyor Ölüm..

Çocuk ruh sağlığına göre ölüm kavramı küçük yaş çocuğunun hayatına henüz girmemiş, girememiş bir lügattır.

Ölümü hangi yaştan olursa olsun bir insanın yaşaması, yakınlarında görmesi, hissetmesi sıradan bir durum değil..

Hayata gözlerini yeni açmış bir bebek; yaşamın, hayatın anlamına dair çokça şey görür, dinler, koklar, tadar ve dokunur. Beş duyusuyla dünyayı ve yaşamı algılar, zihninde yapılandırır, dizayn ederken Piaget’in deyimiyle duyumsama-özlümleme süreçleriyle etkileşir.

Hayatın zorlukları bir bebeğe aslında çok daha  fazla deneyim kazandırır. Daha grift durumları beş duyusuyla algılayan bebek, zekasının yeterli olması durumunda hızlıca zihin işlemlemesi yapar ve durumlara-olaylara karşı bir algı-perspektif üretir. Şemalar geliştirir. (Bu konularda daha fazlasını anlayabilmek açısından “Ters Yüz 1-2” filmleri yardımcı olabilir.)

Yaşı büyüdükçe hayat hakkında daha fazla deneyimi olur. Yaklaşık 7-8 yaşlarına geldikten sonra yetişkin yaşamına yaklaşma belirtilerini daha çok gösterir ve yetişkinlerin ilgilendikleri bir çok konuyla ilgilenmeye başlar. Artık oyundan oluşan dünyasına yeni ve gerçek kavramlar gelmeye başlamıştır ki, bunlardan birisi de Ölümdür..

Sekiz yaşını geçmiş bir çocuk o yüzdendir ki Ölümün ne demek olduğunu, ne anlama geldiğini de az çok kavramaya başlamıştır. Soyut olarak değerlendirmesi hala güç olsa da bir geri dönülmezlik olduğundan haberdardır.

Ölen tekrar gelmeyecektir çünkü..

Ölümü 5-6 yaş çocuğa anlatsanız bile, çocuk zeki de olsa kavrayamaz. Neden gelmiyor sorusunu kendine olduğu gibi size de sorar durur.

Bir yok oluş mu yoksa öte dünya kavramı üretmenin ve bunu anlatmanın hala zor olacağı dönemdeyizdir. Yine de 8 yaşlarına kadar inancınız ne olursa olsun vefat eden yakının; ne yok olduğunu ne de cennete ya da cehenneme gittiğine dair birşeyi söylememeliyiz. Her iki durum da çocuğun zihninde bir karmaşa ve kaos üretebilir. Örneğin Allah yanına aldı, ya da Cennete gitti denildiğinde, küçük yaş çocuğu “Neden yanına aldı?, Biz de gidelim, Cennet nasıl bir yer?” gibi soruları dile dökmeden bile kendine sorabilir. Dile dökerse elbette cevap verilmelidir ancak dikkatli olunmalıdır. Detaylandırmamak gerekir ve yeni bir soru daha üretmesinin önünü açmamak gerekir. Yoksa sorular çocuğun zihnini yormakla kalmaz. Ben de yanına gideceğim diyerek ölümü isteyebilir. Gerçek bir risk oluşturmasa bile 4 yaşın altındaki zeki çocuklarda bu riski öngörmek zordur. Çünkü çocuk kendini öldürmek gibi size tuhaf gelen isteklerde bulunabilir.

Vefat eden yakının çocukla ilişkisi olan herhangi bir insan olması onun hakkında sorular sormasını tetiklemesine yeter. Ancak en yakınlarından özellikle anne ve babasının vefat durumu çocuk için anlatılması zorunlu bir  durum üretir. Yani; mutlaka bilmelidir öldüğünü. Hatta öldüğünü önceden bilmiyor idiyse zaman geçmeden söylenmelidir. Onu görmek istemesi durumunda zihin karmaşasını azaltmak için mezarına götürmek faydalı olacaktır. Ancak bu 4-5 yaşlarının üzerindeki çocuklar için geçerlidir. 3.5 yaşlarında zeki ve konuşkan da olsa bir çocuğu mezara götürmek faydasız hatta zararlı bile olabilir. Gerçekten ölen yakınının diri diri gömülmesini düşünmesine bile neden olabilir.

Ölümler sonrasında yapılan taziyelerde ise çocukların bulunmasının aslında bir sakıncası yok hatta yararları bile olabilir. Fakat çocuk,  insanların kendinden geçtiği bir manzarayla karşılaşmamalıdır. Şiddetli ağlamalar ya da uygunsuz görüntüler oluşturan bir ortam: küçük yaş çocuğunu travmatize bile edebilir. Ortam sakin ise 6 yaş ve üzeri çocuğun taziye evine dahil edilmesi doğru denilebilir. Özetle vefatın  ardından hemen değil de 1-2 gün içinde çocuğun sürece dahil edilmesi doğru olur.

Ölümün geri dönülmez bir şey olduğunu çok küçük yaş çocuğuna söylemek, onun artık bir daha geri gelmeyeceğini ifade etmek bu süreçte çok önemlidir. Nasıl gitti, nereye gitti gibi ifadeleri mutlaka cevaplamanız gerekmiyor. 4-5 yaşına kadar daha basit bir ifade her zaman doğrudur. Ayrıca ifade ederken ağlamak ve hüzünlenmekte bir sakınca yoktur bilinenin aksine.. Hatta ölümü ifade ederken hüzünlendiğinizi çocuğun görmesi, bunu yaşaması, hatta onun da ağlaması oldukça yerinde bir tutum olur.

Ayrıca defin süreci, morg kavramı ya da ceset, tabut gibi şeylerin gösterilmesi konusunda mümkünse 8-9 yaşından küçük çocuklar eşlik etmemelidir. Ancak 11-12 yaşından büyük bir çocuk olması durumunda bu şeyleri görmesinde pek sakınca olmayacaktır.

Standardize ederek anlattığımız ölüm haberini ve sürecini küçük yaş çocuğuyla paylaşma hakkındaki bu makalenin amacı ortalama yaşlara göre bir öngörü geliştirmektir. Bazı çocuklar bilindiği gibi daha kırılgan ve hassas olabilirler. Örneğin kaygılı bir yapıya sahip hatta kaygı bozukluğu olan bir çocuğun 8 yaşında bulunmasına rağmen ölüm kavramından diğerlerine göre daha çok etkileneceğini söylemek yersiz olmaz. Ancak her halükarda en yakınının vefat haberini bir şekilde ifade etmek ve söylemek gerekir. Yaşı ne olursa olsun bir çocuğun annesinin vefatını öğrenmeye hakkı vardır. İki yaşında da olsa diğer ebeveyni ona ölüm haberini yukarıda anlattığımız şekilde ifade etmelidir. Ruhsal ve nörogelişimsel bozuklukları olan örneğin DEHB, Otizm, TSSB, epilepsi gibi durumlarda da çocuğun yaşını olduğundan 2 yaş küçük görerek hareket etmek akıllıca olabilir.

Çocukların haberi duyması onların beş duyularıyla bir şeyi farketmesi kadar onları etkilemez. Beş duyusuna hitap eden her konuda hassas davranırken haber vermenin; zihnine yönelik bilgiyi aktarmak olduğunu unutmamalıyız. Ve bundan korkmamalıyız.

 

Selametle kalın..


Bize Whatsapptan Yazın
Bizi Arayın
Bizi Takip Edin